ÜYE GİRİŞİ ÜYE OLMAK İÇİN ALTTAKİ LİNK İ TIKLA

KARAMAN TARİHİ

Selçuklu sultanı ile tesis edilen bu iyi münasebetler, çok uzun sürmemiştir. Karaman Bey, Selçuklu taht mücadelesinde Sultan IV.Kılınç Arslan’a karşı kardeşi II.İzzeddin Keykavus’u desteklemiş ve yapılan savaşta, Moğol güçlerini yanına alan Kılınç Arslan, kardeşini mağlup ederek, O’nun Rum İmparatorluğuna sığınmasına sebep olmuştur(1260). Bu savaştan sonra sultan, Lârende’nin yönetimini kendine bağlı beğlerden Hacı Beğler’e vermiştir. Fakat Karaman Bey, ani bir baskınla Lârende’yi ele geçirmiş ve Hacı Beğler’i de öldürmüştür. Bir diğer hadise de Sultan Kılınç Arslan’ın hem isyan ettikleri hem de kardeşi Izzeddin Keykavus’u destekledikleri için Antalya, Alaiye ve Denizli bölgesindeki Türkmenlerin üzerine Muinüddin Pervane komutasında Selçuklu ve Moğol askerlerini göndererek, Türkmen beylerinden Mehmed ve İlyas Beyleri öldürtmesidir.
Mehmed Bey, bu başarılarını Misir ve Suriye’ye hakim olan Türk Memluk Sultani Baybars’a bildirdi. Sultan Baybars’in Anadolu’ya gelmek üzere olduğunu haber alması Mehmed Beyi ziyadesiyle memnun etmiştir. Çünkü Mogollara karşi ittifak yaptığı Nigde Emîri Şerefeddin’in yakalanıp öldürülmesi durumu biraz güçleştirmişti. Sultan Baybars’in, Elbistan ovasında Mogol kuvvetlerini bozguna uğratması Mehmed Beyi cesaretlendirmiştir. Mehmed Bey, askerleriyle Aksaray üzerine yürümüşse de şehri almaya muvaffak olamamıştır. Mehmed Bey daha sonra Menteşe ve Eşref-oglu Türkmenlerini de yanına alarak, beraberinde Sultan II.İzzeddin Keykavus’un şehzâdesi Gıyasüddin Siyavuş (tarihte Cimri lakabıyla meşhur) olduğu halde Konya önlerine geldi. Bu sırada Konya Valisi olan Eminüddin Mikâil, direnmek istediyse de muvaffak olamadı ve Karaman-oğlu Mehmed Bey, Konya’yı ele geçirdi (14 Mayıs 1277). Mehmed Bey, şehre girdikten sonra II.İzzeddin Keykavus’un oğlu Gıyasüddin Siyavuş’u sultan ilan ederek, onun namına hutbe okutup sikke kestirdi, kendisi de sultanın veziri oldu. Aynı gün Konya’da toplanan divanda Mehmed Bey, Türk dilini başka dillerin tasallutundan kurtararak, yeniden devlet dili olmasını sağlayan meşhur fermanını yayınladı:
Mehmed Bey, Selçuklu vezirlerinden Sahip Ata’nın oğulları olan Tacüddin Hüseyin ile Nasırüddin Hasan’ın Germiyan Türkmenleri ile üzerine geldiğini duyunca onların üzerine gitti ve Akşehir ovasında yapılan savaşta Sahip Ata’nın iki oğlu da öldürüldü. Tekrar Konya’ya dönen Mehmed Bey, Konya kale kapılarının kapatılması ve Batı Moğol hükümdarı Abaka Han’ın emriyle Selçuklu Sultanı III. Gıyasüddin Keyhüsrev ve vezir Sahip Ata Fahrüddin Ali’nin büyük bir Moğol ordusu ile üzerine geldiğini haber alınca Ermenek taraflarına çekildi (Haziran 1277). Konya önüne gelen Moğol ordusu, Mehmed Beyi takip ederek, Mut taraflarına gitti. Mehmed Bey, Selçuklu sultanı ilan ettiği Siyavuş’u savaşa sokmayarak, onu iç taraflarda güvenli bir yere gönderdikten sonra iki kardeşi Tanu ve Zekeriya, amcaoğulları ve bir miktar kuvvetle Mogol ordusuna karşı saldırıya geçti. Kaçmaya yüz tutan Moğol ordusu aniden geri dönerek, tedbirsiz yakaladıkları Mehmed Bey ile kardeşlerini ve amca oğullarını oklayarak öldürdüler ve başlarını keserek, Türkmenler arasında teşhir ettiler.
Yahşi Bey (1311-1312): Mahmut Bey’in ölümünden sonra Karaman-oğulları Devletinin başına Karaman Bey’in oğlu Yahşi Bey geçmiştir. Yahşi Bey önce Konya’yi tahkim etmiş, bölgedeki Mogol tahakkümünü kırarak, diger beyliklere de tesir etmiş ve her tarafta bir istiklal havasının esmesine sebep olmuştur. Bu durum karşısında Ilhanlilar Emir Çoban’i Anadolu’ya göndermek mecburiyetinde kaldılar(1314). Bütün uç beyleri Emir Çoban’ı karşılamaya gittikleri halde, Yahşi Bey gitmedi. Bunun üzerine İlhanlılar Konya’yı muhasara ettiler, Yahşi Bey uzun süre direnmişse de 1314 senesi ilkbaharında şehir açlik sebebiyle teslim olmak zorunda kalmıştır. Emir Çoban, Karamanlıları takip ederek Lârende üzerine yürümüş ve Yahşi Bey de muhtemelen bu sırada vefat etmiştir.
































İ.S. 47 yılında Pavlos ve Barnabas ilk misyonerlik gezisine başladılar. Başlangıçta Markos’da onlarla beraberdi. Suriye’den yola çıkan grup önce gemiyle Kıbrıs’a geçti.Buradan yine gemiyle Pamphylia’da Perge’ye geçtiler. Markos burada gruptan ayrıldı. Pavlos’la Barnabas ilk hedef olarak Pisidia Antiokheia’sına (Yalvaç) yöneldiler. Pavlos buradan İkonion (Konya), Lystra (Hatunsaray) ve Derbe’nin (Aşıran) Havralarının Yahudileri ile bağlantı kurdu. Pavlos ve Barnabas Pisidia Antiokheia ‘dan ayrıldıktan sonra önce İkonion’a geldiler. Burada iyi karşılanmadılar ve fazla kalmadılar. Lystra ve Derbe’de vaazlar vermek üzere İkonion’dan ayrıldılar. Önce Lystra’ya geldiler. Pavlos burada kötürüm bir adamı iyileştirdi. Ancak Yahudilerin olumsuz propogandası sonucu buradan ayrılıp Derbe’ye geldiler. Burada uzun süren vaazlar verdiler ve bir çok taraftar kazandılar.














Köyün girişinde yer alan Binbirkilise yapılarının en büyüğü bir numaralı bazilikadır. Adından anlaşıldığı gibi bazilikal planda, kesme taştan işa edilmiş olan yapının nartheksine (kiliselerde giriş bölümü) ortada yassı bir sütunun ayırdığı çift kemerli bir kapıdan geçilir. Nartheks üç bölümlüdür. Yanlardaki iki bölümü kapalı mekanlar halindedir. Esas mekan üç nefe (sahın) ayrılmıştır. Nefleri her bir dizide dokuzar adet olmak üzere yassı kısa sütunlar ayırmaktadır. Orta nef büyük, diğer iki neften yüksek beşik tonoz örtülüdür. Orta nefin doğu ucunda atnalı kavis halinde dışarı taşan apsisi (kiliselerde mihrap kısmı) yarım kubbe örtülüdür. Yapının sağ nefi ve sütun dizisi tamamen yıkılmış, sol nefin üstünü örten beşik tonoz örtüsü ise halen ayaktadır. Yapı ilk kez 500 yılında inşa edilmiş, Arap ihtilasında harap olduktan sonra 900 yıllarında tamir edilmiştir. Bu tamir esnasında bazı destek duvarları ve günümüzde pek görülemeyen siyah zeminli, kırmızı bordürlü yeşil ve kahverengi freskolar yapılmıştır.






























Caminin giriş kapısına iki renkli mermerle zıvanalı kemer yapılmıştır. Bunun üst tarafına da bir Mevlevi sikkesi işlenmiştir. Mevlevi sikkesinin taş kemerinde beş satır halinde kitâbesi yer alır. Kitâbenin Türkçesi şöyledir: "Ariflerin, kutbu, aşıkların, sultanların, milletin, Hak’kın ve dinin celâli (Mevlâna'nın) Tanrı pek zahir olan sırrını mukaddes kılsın. Kişi zâde ve keremli hatuna nispet edilen bu mübarek zaviyenin ve Karamanoğlu Mahmut oğlu, Halil oğlu Sait ve Şehit Seyfettin Süleyman Bey'in Merkadinin -Allah toprağını aydınlatsın- yapılmasını yüce sultan, âlemde Tanrı’nın gölgesi, ümmetlerinin dizginini elinde tutan Arap ve Acem sultanlarının efendisi, azgınları, inatçıları kahreden, kafirleri ve müşrikleri öldüren, fetih babası Karamanoğlu Mahmut oğlu Halil oğlu Alaeddin -Allah mülkünü muhallet kılsın, bayraklarını yükseltsin, yardımcılarını muzaffer ve hoşnut yapsın- Hicretin 772.yılı ve rebiulevvelinin evvellerinde emretti."